Çoğumuzun her gün içtiği, hatta birçok kişinin içmeden güne
başlayamadığı kahvenin kendine has bir hikayesi olduğunu biliyor muydunuz? Hadi
gelin bu yazımızda biraz kahvenin hikayesinden bahsedelim.
1500’lü yıllarda Etiyopya’da bir keçi çobanı tarafından bulunulduğu düşünülmektedir. Keçilerinin bu bitkiyi yediğini ve yedikten sonra enerjik olduklarını fark eden çoban, bunu kendisi de denemek ister ve aynı etkiyi kendisinde de görür. Daha sonra bunu manastır rahiplerine anlatır. Kahvenin verdiği etki, daha uzun süre dua etmek isteyen rahiplerin tam da isteği şeydir. Böylelikle Etiyopya’da başlayarak Arabistan, Osmanlı derken en sonunda Avrupa ve Amerika kıtasına da yayılır kahve.
1700’lü yıllara gelindiğinde ise kahve mekanları İngiltere’de büyük bir popülarite kazanmıştı. İnsanlar kahve mekanlarında toplanıyor, sosyalleşiyor, konuşuyor ve dönemi ilgilendiren konular üzerinde fikir alışverişlerinde bulunuyorlardı. Ancak dönemin toplumsal yapısına göre kadınlar bu mekanlarda vakit geçiremiyordu.
Tarihler 1674’ü gösterdiğinde ise kadınlar, kahve mekanlarına karşıt bir bildirge yayınladılar ve en azından 60 yaşından genç erkeklerin kahve mekanlarında vakit geçirmesinin yasaklanmasını talep ettiler.
Kahve yavaş yavaş ilk tepkilerini görmeye başlamıştı. Hatta kahve, bilinen tarihinde 5 kez yasaklanmıştır. 1511 yılında Mekke’de, 16. Yüzyıl’da İtalya’da, 1623 yılında İstanbul’da ve 1777 yılında Prusya’da.
Düşünüldüğünde Avrupa’da ve Amerika’da tarih boyunca kamusal alan niteliği taşıyan kahve mekanları birçok büyük devrimin ilk tohumlarının filizlendiği mekanlar olmuştur.
2020 yılına geldiğimizde ise artık her tarafımız kahvecilerle çevrili ve istediğimiz zaman, yasak olmadan kahveye ulaşabiliyoruz. Bu konuda kahve severler olarak kendimizi çok şanslı saysak yeridir.